koca yürekli koca adam Nazım gibi “insanları seviyorum” diyebilmek isterdim haykırarak.. her zaman O’nun o dev yüreğine ve içinde bulunduğu koşullar ne olursa olsun bitmek tükenmek bilmeyen umuduna saygım büyük.
ben ise “bazı” insanları “çok” sevmeyi seçiyorum. -bu aralar-
o insanlar, nasıl diyeyim, birbiriyle hiç kesişmeyen çok farklı hikayelerden çıkıp gelen kahramanlarım benim..
kimiyle, daha oturduğum ilk rakı masasında, kocaman bir sırrımı paylaştığım; kimini “o da beni özlüyor mu acaba” diye düşünerek çok özlediğim; tam çok özlediğimi düşünürken telefonumda mesajını gördüğüm; o mesaja gülümseyen kendime gülümsediğim..
ya da ne bileyim; kendimizden çok kelimelerimizin dostluk ettiği, paylaştıkça çoğaldığım, daha çok paylaştığımız anları kafamda tasvir ederken gülümsediğim, evet, yine “gülümsediğim”..
ve mesela bir gün aklıma bir şey takılıp da “seninle bir konuşsak” dediğim, ve bu çağrıyı hiç ama hiç göz ardı etmeyen, koşulları ne olursa olsun o konuşma isteğimi gerçekleştirmemi sağlayan, yüreğimi hafifleten, o konuşmanın sonunda hep ama hep gülümsediğim..
bir de, elbette, susmam gerektiğinde sustuğum, hayatlarındaki sıramı beklediğim, ama orada olduklarını bildiğim, orada olmasından büyük mutluluk duyduğum, geçirdiğimiz az ve öz zamanlara olağanüstü saygı duyduğum, ve onların da aynı saygıyı duyduğunu düşündüğümde mutlu olup gülümsediğim..
ve tüm bunları onların dilinden yazsak da hislerin karşılıklı olduğunu bildiğim, her biri kendi hayatının ve kesiştiğimiz için benim de hayatımın kahramanları onlar..
en zor zamanlarda o “bazı” insanlar tutar elinizden. en ışıltılı zamanlarınızı da yine onlarla kutsarsınız. böyle zamanlarda o “çok” sevginiz harika bir enerjiye dönüşüp sizi sarmalar. sizi “bağ”lamaya yeter..
onlar gibisi her zaman denk gelmez. ama bir de geldiler mi kocaman bir “hoşgeldin” dersiniz. “iyi ki geldin”..