insanın alışkanlıkları değişmiyor belki ama dönüşebiliyor.. mesela yıllardır yıl bitmeden yazılan “yeni yılı karşılama” yazıları yeni yılın ilk günlerine kalabiliyor.
belki de, yaş aldıkça insan, yazmaktan çok yaşamak öne çıkıyor. ya da “ha bir hafta önce ha bir hafta sonra” duygusu hakim oluyor, acele etmek pek de anlamlı gelmiyor.
uzun lafın kısası, 2020 yazısı şu an, -bir pazar akşamı, ev sessizleşmiş fondaki yağmur sesi netleşmiş, uykuya doğru tıngır mıngır yol alırken-, var olabiliyor..
ezgisi güzel bir yıl: 2020 / yirmi-yirmi diyesi geliyor insanın sürekli. birkaç ricam oldu kendisinden geçtiğimiz günlerde:
– sağlık olsun her şeyden önce.
– anılar olsun, güzel anlar, biriktirilmelik, tadı damağımızda kalacak olan.
– kırılmayalım, hepimiz korkuyoruz bundan birazcık, üzmesin bizi kimse boş yere, kırmasın.
– tutkularımız eksik olmasın -sabit dilek :)-, bizi her şeyden çok hayata bağlayan onlar.
– samimiyet olsun, yakınlık, yanında “oh be” dediklerimiz eksik olmasın.
bu ve bunun gibi şeyleri bulanlarımız, ki kendimi de dahil ediyorum gruba, ne kadar şanslı olduğunu fark etsin. doya doya, beklentisiz, “ha bir hafta önce ha bir hafta sonra” diyerek ama olacağını da bilerek yaşayalım.
canım 2020, hoş geldin. gözlerinden öperim.
şarkımız da şu olsun:
Fly me to the moon
Let me play among the stars
Let me see what spring is like
On Jupiter and Mars
In other words, hold my hand
In other words, baby, kiss me
Fill my heart with song
And let me sing for ever more
You are all I, I long for
All I worship and adore
In other words, please be true
In other words, I love you