Duruyorum, öyleyse varım!


Bu aralar “ne yapıyorsun?” diyenlere böyle cevap veriyorum: “duruyorum”. Fiziken değil tam olarak bu gerçekleştirdiğim durma eylemi. Beynen ve ruhen yaptığım bir eylem. 

Düşüncelerimi durdurmaya çalışıyorum mesela. Bunun benim gibi bir “overthinker” için ne kadar güç olduğunu anlatmak zor. Hala da çok temkinliyim. Fakat fark ettim ki: egzersiz edilebilen bir şeymiş bu. Hiçbir şey olmasa bile kesinlikle bir şey oluyor 😊 40 tilkiden bir kısmını kovmak gerekiyor – özür dilerim sevgili tilkiler, çünkü belirli sayıda tilkiyi idare edebiliyorum artık. Yanlış ifade ettim. Bir yeterlilikten ziyade bir istek bu. Düşünmek, idare etmek istemiyorum. “40 tilkiye hayır” eylemlerim kapsamında özellikle de bu tilkilerin mızmız, ne istediğini bilmeyen, huzur vermeyenleri ile vedalaşıyorum / vedalaşmaya çalışıyorum.

Vedalaşmanın yeterli olmadığının farkındayım. Benim her şeyi düşünmeye pek meraklı beynim her an onları tekrar davet edebilir, bunu da biliyorum. O yüzden o tilkiciklere attığım yemleri atmamaya çalışıyorum bir de. Tilkicik sonuçta bu, ne yapsın, açken ne yapabilir ki? Onların açlığını dindirmemeyi seçiyorum. Başka beyinlerde yiyecek bulsunlar bence artık. 

Kendime, bedenime, yüzüme, saçıma, ruhuma nefes alma izni veriyorum. Tilkiler azalınca onlara daha çok zaman kalıyor. 

Bir şeyin alışkanlık olması için 21 gün üstüste pratik yapmak gerekiyor malum. Tilkiler ise kaç 21 gündür oralarda, saymaya ürküyorum. Çoğu 0-6 yaşımdan beri benimledir eminim. “Tersine alışkanlık” da emek gerektiriyor. “Niyet varsa devamı gelir” der bir arkadaşım, öyle olmasını umuyorum.

“Duruyorum”. Durmak güzel. Durmak gözaltındaki morluklara iyi geliyor. Küt küt atmaya başlayan kalbe. Aniden gelen baş ağrısına.

Zaman geçiyor. Tilkiler sessiz. Ben huzurlu. Sadece müziği duyuyorum. Fonda Montmartre –  Dernier Domicile Connu. 


Posted

in

by

Tags: