herkes uyuyor. herkes uyur.
benim de hayattaki durumum herkes uyurken uyuyamamak. 3 saatlik uykuyla geçen geceden sonra bile değişmeyen bir durumdur bu. tilkilerle nefis bir arkadaşlığımız var, tam da bu zamanlarda başlar. uzun zamandır dinlemediğim şarkılar, yıllar önce okuduğum şiirlerden dizeler, bir daha okumak istediğim kitaplardan sayfalar, bir sonraki tatil planları, bir önceki tatilden güzel anılar, 15 yıl öncesinde yaşanmış bir olayın bıçak darbeleri, 1 yıl önceki bir buluşmanın tatlı havası, aile mevzuları, arkadaşların halleri.. her bir şey tilkiler eşliginde beynimde dolaşır durur. sırası da yoktur, numarası da, kapatma düğmesi de. en iyisi teslim olmaktır. ‘uyku gelse beni alsa’ diye bilinçaltının kapısında öylece beklemek de bir çözümdür ama dedigim gibi nafile bir beklentidir. zira bilinçaltı çoktan bir arama motoruna dönüşmüştür bile.
sonra bir şarkı mırıldanmaya başlar tilkilerden biri. onu duyan bir başka tilki yüksek sesle bağırır: ‘saçlarını kestirecek misin uzatacak mısın sabredip?’. bu dünyevi soru herkesi dağıtmaya yeter. ortam sakinleşir.
herkes de uyanmıştır zaten.
sevgili tilkim tarafından mırıldanan şarkı nedir derseniz, işte şudur:
i will gladly stay an afterthought
just bring back some nice reminders