Plak mevzusu sana ne ifade ediyor derseniz, övündüğüm tek takıntım derim sanırım 🙂
Müzik konusundaki doyumsuzluğumla kulaklarıma gelen müziğin ‘sıkıştırılmış’ halinin beni artık mutlu etmemesi birleşince bir gün ‘ben müzik dinleyeceksem plaktan dinlemeliyim’ dedim ve sonrası çorap söküğü gibi geldi.
Hikayenin başında tabii ki önce bir pikap edinildi. Bu konu tahmin edebileceğiniz üzere tam leb-i derya. İlgilenenler olursa diye paylaşayım, benim kullandığım pikap ‘Pro-ject Debut Line’, detaylara buradan ulaşabilirsiniz.
Sonra yavaş yavaş başladı plaklar birikmeye.
İlk plağım -tahmin etmesi pek zor olmasa gerek- Morrissey-Very Best Of. Sonra Bowie’ler, The Smiths’ler, Rolling Stones’lar derken biraz koleksiyon tadında ilerleyen macera, bu günlerde duyduğumda kulağıma güzel gelen ve daha fazla hakkını vererek dinlemek istediğim müzisyenlerin albümlerinin de eklenmesi ile genişledi. Şimdi Efterklang’ı da, The XX’i de, Jose James’i de plaktan dinlemeyince duyduğumu garipsiyorum..
Haftasonu uyandığımda soluğu plakların yanında almak ve o temiz müzik sesiyle güne başlamak nefis bir ritüel oldu her şeyden önce.
Bu yolculuk böyle keyifli bir şekilde devam ederken hayal ettiğim şey gerçek oldu: Kontraplak açıldı.
Plak konusu, müzik tutkusundan bağımsız, biraz da günün modasına uymak isteyenlerin ilgisini çeken bir mevzu olunca müzik marketlerde bile plak bulmaya başlamıştık evet. Fakat bunlar çok sınırlı sayıda, belirli türlerde belirli müzisyenlerle kısıtlı idi. İstanbul’da yıllardır bu piyasada olan bir elin parmaklarını geçmeyecek dükkan mevcuttur; ki bunların başında Akmar’daki Zihni gelir, bizim jenerasyondan belirli müzik zevkindeki herkesin en az bir kez uğramışlığı vardır.
Kontraplak açıldı da ne oldu derseniz, ezber bozdu öncelikle. Hemen hemen her müzik türünde akla gelebilecek bir çok müzisyenin plaklarını bulmanın yanı sıra bunları orada dinleyebilmek, müzik üstüne iki kelam edebilmek, cdlere plaklara uzun uzun bakarken rahat hissedebilmek çok önemli..
Bu gün ise, ne olduysa oldu, Kontraplak bence İstanbul müzikseverlerinin gönlünde taht kurdu.. Bildiğiniz-bilmediğiniz üzere 2008’den bu yana her yıl Nisan ayının 3. cumartesisi Record Store Day olarak kutlanıyor. Geçen sene özellikle twitter’dan bu günle ilgili etkinlikleri takip edip ‘keşke burada da benzer şeyler yapabilsek’ demiştim. Bu sene ilk kez Kontraplak böyle bir günü ‘müzik bayramı’ gibi kutlamamızı sağladı. Benim için zaten bir müzik mabedine dönüşmüş o mekan bir çok müzisyenin de katılımı ile canlı müzik dinleyip şarabımızı yudumlayıp keyifle sohbet ettiğimiz bir ortama dönüştü bugün.
Tuluğ Tırpan’ın performansını izlerken bir yandan ortama ve etrafındaki insanların yüzlerine baktım uzun uzun.
Ve bir kez daha inandım ki; dünyayı güzel müzik kurtaracak..
Kontraplak ile ilgili detaylar için: http://www.kontrarecords.com/
Record Store Day’de Kontraplak’ta neler oldu görmek için: http://www.kontrarecords.com/rsd/
Bu hikayenin en başından bu günkü yazıma sebebiyet veren olaya kadar işin içinde olan ve iyi ki de olan Okan Aydın’a da pek çok teşekkürlerimi sunarım 🙂
Plağını almanızı tavsiye edeceğim harika bir müzikle kapatalım yazıyı..
Jose James – Come To My Door