barcelona!

bir şehirden isteyebileceğin her şey ve daha da fazlası.

7 tepeli şehrim de güzeldir, hakkını yemeyeyim.
vapurlarını, eski dokusunu, kadıköy’ü, moda’yı, fenerbahçe parkı’nı, rumelihisarı’nı, asmalımescit’i, karaköy’ü ne kadar sevdiğimi herkes pek iyi bilir.
fakat yorucudur istanbul’um. yaşamak ağırdır, her sabah ‘acaba bugün bizi ne bekliyor?’ diye uyanılır. karışıktır, kalabalıktır, huzursuz ve mutsuz yüzlerle doludur. (hele son zamanlarda, daha da çok, ne yazık ki..) telaşlıdır, itiş kakıştır. tıka basa doludur, boşluklara yer yoktur, nefes aldırmaz insana.

7 tepesi olmayan dümdüz barcelona’da ise huzur vardır, insanı yormaz. isyankar katalanların özgür tabiatı hakimdir kente.

via laietana’da her hafta bir protesto gösterisi vardır mesela. cadde kapatılır trafiğe. çocuklar, gençler, yaşlılar, engelliler, herkes cadde boyunca slogan atarak yürür sonra dağılır. polis, sadece caddeyi trafiğe kapatmak için varlık gösterir. bir sonraki sabah bakmışsın ki aynı caddede barcelona maratonu koşuluyor, her köşe başında bir müzik grubu koşuculara moral veriyor. her anının tadını çıkarman icin vardır sanki şehir.

bilinçli bir pazarlama planının parçasıdır tabi tüm bunlar, ama kent ve kentliler de buna uygundur, hiç bir şey sakil durmamaktadır. dolayısıyla barcelona’ya gidince sen de dahil olursun bu düzene. ‘hola, que tal?’ diye başlarsın ikinci gününde lokalleşmeye.

sokakları kahve kokar. deniz mahsulleri ve nefis ekmek kokuları yayılır köşe başlarından. sıcak çikolataya eşlik eden churros, padron, paella, cava, sangria.. bunlardan bahsetmeyeyim. ama bilin ki barcelona damak tadınızı da fazlasıyla düşünür, esirgemez güzelliklerini sizden.

güneşlidir yılın 300 günü. gündüz güneşin tadını çıkarıp akşam şarabını alıp kumsalda yudumlayarak kapatabilirsin günü. sıcaktır barcelona, sımsıkı kucaklar, bırakmaz.

müzik olmazsa olmazıdır barcelona’nin. her köşeden harika bir tını kulağına çalınır. cumartesi sabah kalkarsın, dışarıya çıkarsın, ilk köşeyi dönersin, çok şık bir beyefendi gitarını çalmakta o buğulu sesiyle gününü aydınlatmaktadır.. bir mağazaya girip dave matthews duyarsan şaşırmamalısın, çünkü barcelona’dasın.

her köşesinde sanat vardır. sokak sanatında kraldır barcelona benim gözümde. kepenklerin kapanmasını beklerim sırf fotoğraflarını çekmek icin bu yüzden.

en sevdiğim ressamlar, mimarlar, sinemacılar buradan gelip geçmistir muhakkak. köşe başlarında dali’yle karşılaşınca selamımı verir bıyıklarından operim 🙂

velhasıl-ı kelam, keyif almak icin yaratılmış bir diyardır barcelona.
bir ‘barcelonesa’ olsam bunları söyler miyim bilemiyorum ama defa kez gittiğim bu şehirden her ayrılışımda üzülüyorum. ‘keşke daha çok kalsaydım’ diyorum. o’nu gerçekten özlüyorum.

ve diliyorum ki; bu günlerde bir parçası olmaktan mutsuz olduğum kendi şehrim için de bir gün bu duyguları besleyebilirim.

16 mart 2014 / barcelona-istanbul uçağı

ve barcelona’nın bir fon müziği olsaydı kesin şöyle olurdu:


Posted

in

by