wabi-sabi

yazı uğurlayayazıyoruz.
sonbaharı sararan ve uçuşan yapraklar eşliğinde selamlayaduruyoruz.

olanca güzelliğiyle, kıpır kıpırlığı ya da kederli haliyle hepsi kabulümüz.
bakmayın “yaz gelsin” nidalarıyla kendimizi parçaladığımıza, sonbaharı da bir o kadar bekliyoruz ki melankolik tarafımız istediği gibi yaşayıversin.

güneş, deniz ve tuz kokulu günlerimiz toprak, rüzgar ve yağmur kokusuna yerini bırakıyor. peştemallar battaniyelere. majörler minörlere. deniz kabukları palamutlara. taşlar yapraklara. blushlar konyaklara. sizi bilmem ama benim ruhum sanki sonbaharda uyanıyor.

yazın güneşi, güzel havayı, mis denizi yakalama keyfinden dönüp de kendine bakamayan ruh sonbaharda “aa nasılsın? nerede kalmıştık?” diyor, hop kafayı içine çeviriyor. sanki dağılan bütün parçalar bir mıknatıs koymuşcasına yeniden birleşiyor. o telaşlar bitiyor. bir sakinlik geliyor.

şimdi kendimizi, birbirimizi yeniden keşfetme zamanı. orman kokusunu içimize çekme, çektiğimiz kokuyu parmak uçlarımıza kadar ulaştırma zamanı. ki oradan kelime olup dökülsünler.

defter ve kurşun kalemle olan saygılı beraberliğimize eşlik etmesi için bir de playlist yaptım:

playlistteki en sevdiğim şarkıyla sonbaharınızı selamlıyorum!

Now we’re all so set up
and barely alive
but still we make an effort to survive
slowly
controlling
somehow

Now we’re all so fed up
and barely alive
but still we make an effort to survive
slowly
controlling
somehow

Secret inside
as we’re fading away
Love that we share
never gets in our way


Posted

in

by

Tags: